10 Haziran 2009 Çarşamba

İtalyan Gladiosu

İtalyan Gladiosunun Amblemi

Gladio (İtalyanca: Kılıç), II. Dünya Savaşı sonrasında Batı Avrupa’da gelecekte olması beklenen bir Varşova Paktı işgaline cephe gerisinde bir direniş başlatmak amacıyla İtalya’da NATO tarafından gizli olarak örgütlenen Kontrgerilla (stay-behind) operasyonunun kod adı. Gladyo, özel olarak NATO cephe gerisi direniş organizasyonun İtalyan kolunu belirtse de bazen “Gladyo operasyonu” NATO’nun bütün cephe gerisi (stay-behind) operasyonlarının gayri resmî adı olarak kullanılır ve bazen “Süper NATO” adıyla da anılır.
Gayri nizami kuvvetlere karşı koyma operasyonları cephe elkitapçığı (İngilizce) (İngilizce:Field Manual 31-15: Operations Against Irregular Forces) gerilla kuvvetlerin önerilen komuta yapısı. Sözkonusu ülke Türkiyedir.

Latince’de kılıç anlamına gelen Gladio sözcüğünü isim olarak kullanan örgüt, Amerikan ve İngiliz kontrgerilla örgütlenmesi olan “Anıl Şimşek’ tarafından 1952 yılında kuruldu. CIA tarafından yönetilen ve finanse edilen örgüt, 1956 yılında ABD ile işbirliği içinde, casusluk ve gerilla savaşı yapmak üzere örgütlendi. Sardunya’da örgütün ilk eğitim kampı kuruldu ve Kuzey İtalya’da 139 yerde silah ve mühimmat depoları oluşturuldu. Resmi adı Müttefik Koordinasyon Komitesi (Allied Coordination Committee) idi.

1956 sonrasında ikisi kadın 622 kişi ABD ve İngiliz gizli servisleri tarafından eğitildi. 1990 yılında Gladio’yu ortaya çıkaran soruşturmalar esnasında bu 622 kişinin grup liderleri oldukları, her bir grup liderinin belli sayıda kişiyi idare ettiği, böylece toplam sayının 15.000′e yaklaştığı ortaya çıktı.

Soruşturmaların ünlü yargıcı Felice Casson, gizli servis arşivinde yaptığı incelemelerde, 1972 yılındaki bir bombalamanın kesinlikle NATO destekli bazı gizli örgütlerce yapıldığı sonucuna ulaştı. Yargıç Başbakan Andreotti’nin bilgisine başvurdu, 1972′de bu olay tesbit edildiği için Başbakan örgütün varlığını kabul etti, ancak 1972′de kapatıldığını söyledi. Araştırmalara devam edilince Gladio’nun faaliyete devam ettiği ortaya çıktı. Eylemlerin en büyüğü 1980 Ağustos ayında Bologna tren istasyonunda patlayan bomba ile 85 kişinin ölümü idi.

İtalya’da 1969-80 arasında 4.298 terör olayı meydana gelmiştir. Yapılan soruşturmalar sonucu, bunların önemli bir bölümünden Gladio sorumlu gösterilmiştir. Bazı eylemleri bizzat yapmakla, bazısında patlayıcı ve silah sağlamakla, bazısında da tahrik ve yönlendirme yapmakla suçlanmıştır.

Avrupa Parlamentosu bile sorunla ilgili karar tasarısında şu sözlere yer vermek durumunda kalmıştır: “Avrupa Topluluğu’na üye pek çok ülkede gizli, paralel istihbarat ve silahlı operasyon örgütlerinin 40 yıldır var olduğu Avrupa hükümetleri tarafından ortaya çıkarılmıştır. Kırk yıldır bu örgütlerin demokratik kontrolden kurtulduğu ve NATO ile işbirliği halinde ABD gizli servislerince yönetildiği anlaşılmıştır.”[2]

Örgütün İtalya’daki adı Gladio (Kılıç) idi. Yunanistan’da B-8 ya da SheepSkin (Koyun Postu), Belçika’da SDRA-8, Hollanda’da NATO Command, Batı Almanya’da Gehlen Örgütü, Stay Behind ya da Sword, Avusturya’da Schwert, Fransa’da Rüzgar Gülü, Türkiye’de Özel Harp Dairesi, Kontrgerilla veya Ergenekon, İspanya’da Anti-Terör Kurtarma Grubu (GAL), İngiltere’de ise, Secret British Network olarak bilinir.

8 Haziran 2009 Pazartesi

İskender Büyük Kimdir ?

İşte Büyük İskender:

Kurtlar Vadisi Pusu dizisinde Musa Uzunlar tarafından canlandırılan bir karakterdir. İsmini tarihteki Büyük İskender’in metaforik bir kombinasyonundan alır. Ayrıca dizideki karakterin tarihsel Büyük İskender ile tip ve özellik bakımından pek çok noktada benzeştiği anlaşılmıştır.

İskender Büyük emekli bir askerdir.Fakat,illegal faaliyetler içinde olduğu gerekçesiyle ordudan atılır.Fakat,emeklilikten sonrada illegal faaliyetlerini sürdürür.Etrafında çok büyük bir nüfuz alanı olduğundan rahat hareket imkanına sahiptir.Bu arada kendisine muhalif olan birçok insanı öldürtür.Fakat,faaliyetleri açığa çıkınca Polat Alemdar ve adamlarınca yakalanıp cezaevine konur.Cezaevinde fazla kalmaz çünkü kendisine yandaş olan askerlerce cezaevinden kaçırılır.Fakat,bir daha tutuklanmasın diye kendisine hasta raporu verilir ve cezadan kurtulur.Birçok insanı kendi tarafına çekmiştir.Mesela;Muro tarafından suikaste uğrayan Cemal Karadağ’ın koruması Bedri Fincancı.Bu sayede birçok şeyi elde etmiştir.En son müsteşar yardımcılığına atanmıştır.Polat’ın Cavit’i öldürmeye çalışırken Cavit’e yardım için gelipte Polat Alemdar ve adamlarının eline düşen sağ kolu Zeki’yi serbest kaldıktan sonra öldürmüştür.

Fakat bütün bunlarla beraber İskender de tıpkı Polat gibi vatanına faydalı olmaya çalışmaktadır. Aynı onun gibi İhtiyarlar tarafından dışlanmıştır dizinin son bölümünde ihtiyarların ve karşıtlarının toplantıları ve Polat’la İskenderin yerine isim düşünmeleri çok manidardır ve aslında ikisinin de önemli ve var olması gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. Dizinin 61.bölümünde Güllü Erhan tarafından iki kurşun sıkılarak vurulmuştur.

İskender Büyük’ün karakter özellikleri bir dizi madde halinde sıralanabilir.

  • Şeker Hastası olması.
  • Soğuk bir yapıya sahip olması.
  • Acımasız olması.
  • İstihbarat geçmişine sahip olması ve bu sayede geniş bir bürokratik-siyasi çevrede nüfuzunun olmas

Turgut Özal Suikasti

Turgut Özal suikastı, 1988 yılında dönemin Türkiye Cumhuriyeti başbakanı olan Turgut Özal’a yönelik suikast girişimi.

Olay 18 Haziran 1988 günü Anavatan Partisi’nin olağan genel kongresi yapıldığı sırada gerçekleşmiştir. Özal konuşma yapmak için kürsüye çıktıktan kısa bir süre sonra saat 12:18′de Kartal Demirağ adlı bir saldırgan tarafından iki kez ateş edilmiş ve kurşun Özal’ın önünde bulunan mikrofonun ayağında sekip sağ el başparmağını yaralamıştır. Özal bunun ardından yaralı halde kürsüden şu sözleri sarfetmiştir. “Bilhassa belirtmek istiyorum; Allah’ın verdiği ömrü, O’nun isteğinden başka alacak yoktur, biz de O’na teslim olmuşuzdur”

Suikastçı Kartal Demirağ Özal’a ateş ettikten sonra kaçmaya çalışmış ancak başbakanın korumalarından birinin açtığı ateşle yaralanması sonucu yakalanmıştır. Önce idama mahkum edilen Demirağ’ın cezası 27 Ocak 1989′da 20 yıl hapis cezasına çevrilmiştir. Demirağ 4 yıl hapis yattıktan sonra Turgut Özal tarafından 1992 yılında affedilmiştir.

Turgut Özal Suikastı Hakkındaki İddialar

Turgut Özal suikastı Hakkında

Anavatan Partisi milletvekillerinden Faik Tarımcıoğlu suikast sırasında salonda makineli tüfekli bir kişinin daha olduğunu ve o esnada yaşanan kargaşadan yararlanıp kaçmayı başardığını fark etmişitr. Sonradan Kartal Demirağ’ın suikastta kullandığı silahın yalnızca iki kez ateş edilebilen bir silah olduğu, şarjöründeki yayda bulunan bir mekanizmanın silahın üçüncü kez ateş etmesini önlediği de tespit edilmiştir. Bu durum makineli tüfekli kişinin suikast sonrasında Kartal Demirağ’ı konuşmaması için öldürmeyi planladığı ve Demirağ’a kendisini korumasına fırsat vermemek için bu silahın verildiği şeklinde yorumlanmıştır.Ayrıca kardeşi Korkut Özal’a göre Özal’ın kendisine yönelik suikast girişimini soruşturmuş ve arkasındaki gücün ne olduğu konusunda bir noktaya kadar gelmiştir. Ancak gerçeği anlayınca “Madem öyleyse, kalsın…” diyerek suikastın üzerine daha fazla gidememiştir. Korkut Özal kardeşinin kendisine olayın arkasındaki örgütün ne olduğunu söylediği ancak verdiği bu sırrı ağabeyinin müsade etmediği için açıklayamayacağını söylemektedir. Özal’a yönelik gerçekleştirilen suikastın arkasında Ergenekon adlı örgütün olduğu da iddia edilmiştir.

Özal Suikastının soruşturulmasına dönemin Millî Güvenlik Kurulu genel Sekreteri Sabri Yirmibeşoğlu’nun engel olduğu yönünde iddialar da vardır.

Özal Emlakbank’ı dolandırmakla suçlanan Afyonlu işadamı Kemal Horzum’dan kuşkulanmıştır. Banka bünyesinde Horzum’u soruşturan komisyona, suikast işiyle de ilgilenmelerini istemiş. Komisyon üyeleri suikastçı Kartal Demirağ’ın ve Horzum’un memleketi olan Afyon’a gitmiştir. Orada ne bulduklarını komisyon üyelerinden Uğur Tönük, daha sonra TBMM’de kurulan Horzum Araştırma Komisyonu’na şu sözlerle anlatmıştır: “Afyon Dazkırı’da 1974-77 seneleri arasında Ege’de meydana gelen sol hareketleri önlemek için bir kontrgerilla teşkilatı kurulduğunu, Kartal Demirağ’ın da bu teşkilatın yetişmiş bir elemanı olduğunu tespit ettik.”

Komisyon soruşturmayı derinleştirdi ve Özal’ı vuran silahı suikastçı Demirağ’a Kongre salonunda polislerin verdiği yönünde duyumlar aldı. Afyon’daki teşkilatın üzerine gidilmesine karar verildi. Komisyon üyesi Uğur Tönük’e sözlerine göre kendisi bu sıralarda, Ortaköy’de bir villaya davet edildi. MİT görevlisi olduklarını düşündüğü üç görevli kendisine “Bu tahkikatı kesin” dedi ve Sabri Yirmibeşoğlu’nun adını vererek “Paşa kararınızı bekliyor” dediler. Bir süre sonra Tönük soruşturmadan çekildi. Uğur Tönük bu olayı o dönem yalnızca Turgut Özal ile paylaştığını söylemiştir. Yirmibeşoğlu bir yıl sonra Cumhurbaşkanı Özal tarafından emekliye sevkedildi.

Kaynak : Wikipedia

Cem Ersever Kimdir ?

Cem Ersever

Ahmet Cem Ersever1950 yılında Erzurum'da doğdu.Emekli Jandarma Binbaşı.
Ankara'da Basın Yayın Yüksek Okulunda bir yıl okuduktan sonra 1969 yılında girdiği Harb Okulu'ndan 1972 yılında mezun oldu. BYYO'da tanıdığı ülkücüler ile ilişkilerini daha sonra da sürdürdü [D.Yurdakul C.Erdinç ÇETE'LE s.131]. 1976 yılında Silopi İlçe Jandarma Bölük Komutanı iken ilçede Ülkü-Bir örgütünün açılmsına tepki gösteren kalabalığın üzerine ateş açtırdığı gerekçesi ile mahkemeye verildi ve TBMM'de bir Araştırma Komisyonu kuruldu [F.Ünlü Susurluk Gümrüğü s.154].

Güneydoğu Anadolu'da Jandarma subayı olarak görev yapmakta olan Ersever kaçakçılarla olan ilişkileri yüzünden bir çok kez soruşturmaya uğradı ancak hiçbirinden dolayı ceza almadı. 11 Aralık 1979'da Jandarma Genel Komuranlığı tarafından İçel Hatay Gaziantep Mardin Urfa Kırklareli ve İzmir illerinde kaçakçılık olaylarını soruşturmakla görevlendirildi [Ç.Ağaşe s.31]. 20 Şubat 1980'de Trabzon'daki kaçakçılık olaylarının takibi ile görevlendirildi. Henüz Yüzbaşı rütbesindeydi. Burada kaçakçılar ile ortak çalışan bazı MİT görevlileri ile ters düşmesine neden oldu. 12 Eylül sonrasında Güneydoğu'da yaşanan terör olaylarına karşı mücadele etmek amacı ile istihbarat toplamak ve toplanan istihbarat ile operasyonlar düzenlemek amacıyla Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele Teşkilatı (JİTEM) adı aldında faaliyet gösteren merkezi bir örgütlenmenin fikir babalığını yaptı ve doğrudan Jandarma Genel Komutanına bağlı olarak çalışacak olan JİTEM'in başına geçti. Ersever ismi bu tarihten itibaren Güneydoğu'da çok sayıda faili meçhul cinayete karıştı. PKK itirafçılarının da yer aldığı JİTEM timleri bölgede kontr terör faaliyetleri yürütürken bir çok yasadışı işe bulaştılar.

Ersever bir süre sonra Aydınlık gazetesinden Soner Yalçın'a yaptığı açıklamalar ile Yeşil kod adıyla tanınan Mahmut Yıldırım ve bazı faili meçhuller ile ilgili bilgiler verdi. Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis'in kuşkulu bir uçak kazasında ölümünün üzerinden bir ay kadar sonra 17 Mart 1993'de 30 arkadaşı ile birlikte görevinden istifa etti. İstifa mektubunda "Güneydoğu'da yetkili organlar içerisinde oluşturulan bir çete cereyan eden hadiselerin gerçek boyutlarının Türk Milleti tarafından görülmesini engellemektedir." diyor ve yaşanan gerçekleri ve PKK ile mücadelenin eksikliklerini kamuoyuna duyurmaya çalışacağını açıklıyordu [Ç.Ağaşe s.99]. Bu arada PKK ile psikolojik mücadele yöntemi olarak Ahmet Aydın takma adıyla Üçgendeki Tezgah ve APO-PKK-Kürtler isimli kitapları yazmış 2 Kasım'da Ankara Polatlı'da itirafçı Murat Demir'in ve 4 Kasım 1993'de Ankara Elmadağ'da Ahmet Cem Ersever'in cesetleri jandarma tarafından bulundu. Kimliği belirsiz kişiler tarafından öldürüldü. öldürülmüştü.

HAKKINDA YAZILANLAR

Binbaşı Ersever'in İtirafları
Soner Yalçın
Kaynak Yayınları / Siyasal Tarih ve Türkiye Dizisi
Edirne Cem Ersever ve JİTEM Gerçeği Cem Ersever ve JİTEM Gerçeği ancak geçim sıkıntısı içine düşmüştü. İşadamı Alparslan Ertuğ ile ilişki içindeydi ve eğer kendisine birşey olursa Güneydoğu'dan tanıdığı Hanefi Avcı'ya haber vermesini istemişti. Ersever Aydınlık gazetesine anlattıkları ile ilgili olarak mahkemeye ifade vermek için 24 Ekim 1993'de Ankara'ya gitti ve bir daha kendisinden haber alınamadı. 1 Kasım'da Ankara Çamlıdere'de sevgilisi Neval Boz'un

7 Haziran 2009 Pazar

Kurtlar Vadisi 'nin Yeni Filmi Hazır




Pana Film, Kurtlar Vadisi Irak'tan sonra yeni bir filmi daha sinema izleyicisiyle buluşturuyor. Filmin çekimleri bitmek üzere...

Pana Film’den alınan haberlere göre Kurtlar Vadisi Gladio sinema çekimlerine çoktan başlandı ve çok yakın bir zamanda vizyonda olacak. Filmin içeriği Türkiye’nin yakın tarihine etki eden olaylar olacak.

Özal Suikastı, Cem Erseverin neden öldürüldüğü ile ilgili detayları verecek. Sinemada 2. filmini çekecek olan Pana Film bu filmindede büyük tepkiler uyandırmayı hedefliyor ve bu hedefinede ulaşacak gibi.

Kurtlar Vadisi Pusu dizisinin 61 bölümlerinde Polat ve adamları gladyo hakkında önemli bilgiler almıştı. İskender Büyük bile gladyo tarafından kullanıldığnı yeni öğrendi.

Peki "Gladyo" ne demek?


Wikipedia'dan alınan bilgilere göre gladio II. Dünya Savaşı sonrasında Batı Avrupa’da gelecekte olması beklenen bir Varşova Paktı işgaline cephe gerisinde bir direniş başlatmak amacıyla İtalya’da NATO tarafından gizli olarak örgütlenen Kontr-****** (stay-behind) operasyonunun kod adı. Gladyo, özel olarak NATO cephe gerisi direniş organizasyonun İtalyan kolunu belirtse de bazen “Gladyo operasyonu” NATO’nun bütün cephe gerisi (stay-behind) operasyonlarının gayri resmi adı olarak kullanılır ve bazen “Süper NATO” adıyla da anılır.

Gayri nizami kuvvetlere karşı koyma operasyonları cephe elkitapçığı ****** kuvvetlerin önerilen komuta yapısı. Sözkonusu ülke Türkiyedir.

Latince’de kılıç anlamına gelen Gladio sözcüğünü isim olarak kullanan örgüt, Amerikan ve İngiliz kontrgerilla örgütlenmesi olan Stay Behind tarafından 1952 yılında kuruldu. CIA tarafından yönetilen ve finanse edilen örgüt, 1956 yılında ABD ile işbirliği içinde, casusluk ve ****** savaşı yapmak üzere örgütlendi. Sardunya’da örgütün ilk eğitim kampı kuruldu ve Kuzey İtalya’da 139 yerde silah ve mühimmat depoları oluşturuldu. Resmi adı Müttefik Koordinasyon Komitesi idi.

1956 sonrasında ikisi kadın 622 kişi ABD ve İngiliz gizli servisleri tarafından eğitildi. 1990 yılında Gladio’yu ortaya çıkaran soruşturmalar esnasında bu 622 kişinin grup liderleri oldukları, her bir grup liderinin belli sayıda kişiyi idare ettiği, böylece toplam sayının 15.000′e yaklaştığı ortaya çıktı.

İtalya’da 1969-80 arasında 4.298 terör olayı meydana gelmiştir. Yapılan soruşturmalar sonucu, bunların önemli bir bölümünden Gladio sorumlu gösterilmiştir. Bazı eylemleri bizzat yapmakla, bazısında patlayıcı ve silah sağlamakla, bazısında da tahrik ve yönlendirme yapmakla suçlanmıştır.

Avrupa Parlamentosu bile sorunla ilgili karar tasarısında şu sözlere yer vermek durumunda kalmıştır: “Avrupa Topluluğu’na üye pek çok ülkede gizli, paralel istihbarat ve silahlı operasyon örgütlerinin 40 yıldır var olduğu Avrupa hükümetleri tarafından ortaya çıkarılmıştır. Kırk yıldır bu örgütlerin demokratik kontrolden kurtulduğu ve NATO ile işbirliği halinde ABD gizli servislerince yönetildiği anlaşılmıştır.”

Örgütün İtalya’daki adı Gladio (Kılıç) idi. Yunanistan’da B-8 ya da SheepSkin (Koyun Postu), Belçika’da SDRA-8, Hollanda’da NATO Command, Batı Almanya’da Gehlen Harekatı, Stay Behind ya da Sword, Avusturya’da Schwert, Fransa’da Rüzgar Gülü, İspanya’da Anti-Terör Kurtarma Grubu (GAL), İngiltere’de ise Secret British Network olarak bilindiği bu ülkelerin yetkililerince açıklandı.

Gladyo ile en güçlü savaşı veren ülke İtalya oldu. İtalya, dünya tarihine gladyoyu ilk çözen ve çökerten ülke olarak geçti.